1.Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Kenan SARIOĞLU ben. 1975 İstanbul doğumluyum. Aslen Trabzonluyum. İlkokul ve liseyi İstanbul’da okudum. Vasıfçılar İlkokulu. İstanbul İmam Hatip yine çok mezun olmaktan gurur duyduğum bir okuldur. Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde yaklaşık 5 yıllık bir eğitim hayatımız oldu. Okuldan sonra da o dönem Albaraka Türk’ün açmış olduğu bir müfettiş yardımcılığı sınavına başvurarak teftiş kurulunda meslek hayatımıza başladık. Orada 7 yıllık bir müfettişlik görevinden sonra Krediler Müdürlüğü’nde 4 yıllık bir tecrübe, daha sonra 2011’de Albaraka’da başlayan bir Simurg Dönüşüm Programı’nda Strateji Ofisi’nde yaklaşık 4 yıllık bir deneyim, daha sonra bir müdürlük tecrübesi; Bireysel Pazarlama ilk müdürlük aldığım yer. Bireysel Pazarlama Müdürlüğü’nde Simurg’un çıktıların hayata geçirilmesinde aktif rol oynadım. Ve yaklaşık da 2017’den beri İK’da görev alıyorum. Artık temamız İNSAN.
2.Albaraka Türk hakkında da sizlerden bilgi almak isteriz.
80’li yıllarda inançlı insanların paralarını koyabilecekleri herhangi bir kuruluş yok. Öyle bir dönemde inançlı insanlara faizsiz finans hizmeti sunmak niyetiyle, misyonuyla iki tane aile Topbaş ailesi ve Şeyh Salih, bu iki ailenin iradesiyle bir yol tarifi yapıldı Türkiye’de. O zaman bu kurumların adı ‘Özel Finans Kurumu’ olarak tarihe kaydedildi. Bir, yaptıkları iş anlamında temelde bankalar gibi aracılık fonksiyonu yerine getirmelerine rağmen bankacılık kanunundan bağımsız bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile kuruldu. O yüzden Albaraka demek yol demek. Bahsettiğim Simurg Programı aslında Simurg’un bizim kendi hikâyemiz olmasıyla çok alakalı. Simurg bildiğiniz gibi Kaf Dağı’nın ardında padişahını arayan kuşların hikâyesi. Yolda imtihanlar var, yollar çok engelli ama yolun sonunda otuz tane kuş kalıyor. Vardıklarında da ortada padişah falan olmadığını anlıyorlar. Aslında yolculuk kendilerinden başlayıp kendilerinde biten bir şey ve aslında kendilerini keşfetmek için çıktıkları bir yolculuk. Bu niyet 2011 yılında dünyanın en iyi katılım bankası vizyonuyla perçinlendi. Niyet dediğimiz şey bizim, bizim var oluş sebebimiz, o irade hala bugün var ama parçalarımız değişmiş. Zamanın ruhuna uygun bir şekilde kendimizi modernize etmeyi başarabilmişiz. O yüzden de bu yeni dönemi biz kendi işimizde de iş veren markamız olarak da ‘Dahası Var’ dönemi olarak adlandırıyoruz. Albaraka bereket demek. Bu bereketli topraklara düşen tohumlara bir yağmur ve güneş oluyor. O yüzden biz ‘Dahası Var’ı biz bir iklim projesi olarak, bizi yaşatan yağmurumuz ve güneşimiz olarak değerlendiriyoruz. Sonuçta baktığınızda konvansiyonel bankacılık sistemi temelde faiz esasına dayanıyor. Faiz dediğiniz nedir? Paranın mal olarak değerlendirilip satılmasıdır. Ve inançlarımıza göre de de faiz almak da vermek de haramdır. Buradan hareketle oluşan bu inancı temellendirecek bir İslami bakış açısıyla “Aslında faiz haramdır ama vade farkı helaldir.” bakış açısı ile oluşturulan bir bankacılık sisteminden bahsediyoruz. Zamanın getirdiği ne varsa içinde barındıran; satış, pazarlama, operasyon, destek hizmetleri dediğimiz daha ‘governence’(yönetim) dediğimiz teftiş kurulları, denetim komiteleri, kredi bölümleri, finansal raporlama bölümleri, mali işleri, muhasebesi, olabildiğince çok karışık bir organizasyonun içerisinde aslında temelde de bu değerleri yaşatarak bu misyonu ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.
3.Albaraka Türk’te çalışan bireylerin ortak özellikleri nelerdir?
Sonuçta bir kurumu ayakta tutan şey o kurumun kültürüdür. Ve o kurumdan orada çalışan insanları çektiğimizde boş bir bina kalır. Kurumu kurum yapan oradaki insanlar. Bizi bir arada tutan ortak paydalardan en önemlisi misyonumuza inanmak. Sahip olduğumuz niyetlerle, o niyetlere inanarak her gün işe gelebilme motivasyonu. Yani bu motivasyona inanmıyorsanız, örneğin “İslami bankacılık da nedir kardeşim? Böyle şey mi olur?” dediğiniz de zaten bu ortamda, bu kültürde kendinizi mutlu da hissedemezsiniz. O yüzden biz beraber yol yürüdüğümüz arkadaşlarda özellikle bu misyona sahip, bu niyeti taşıyan insanlar olmasında öncelik arıyoruz açıkçası.
4.Firmanız, bünyesine dahil olmak isteyen gençlerden hangi kriterleri taşımasını beklemektedir?
Çok da sınırlandırmayı seven birisi değilim. Dolayısıyla bizim spesifik şu özelliklerde aradığımız birisi var demiyoruz. Ama bu ‘Dahası Var’ ikliminde demin de bahsettiğim gibi merak duygusu, keşfetme, araştırma, geleceği hissedebilme, geleceğe tutkuyla, umutla bağlanabilme ‘Dahası Var’ın “İki günü ziyandadır.” hadisine uygun bir şekilde kimse ona bir şey demeden bile sürekli kendini geliştirecek potansiyele sahip olma mizacına bakıyoruz. O yüzden de hangi okuldan mezun olduğunuzla ilgilenmiyoruz. Hangi hikâyenin kahramanı olmak istiyorsunuz? Hem bizim kültürümüzü içselleştirebilecek hem de bu ‘Dahası Var’ ikliminde kendine sürdürülebilecek bir toprak oluşturabilen gençlere bizim kapımız açık. Temelde tek aradığımız şey merak duygusunun çok güçlü olması
5.Bankacılık sektöründe, özellikle katılım bankacılığında yabancı dil biliyor olmak ne gibi avantajlara sahiptir?
Bizim zaten sınavlarımız dil içeriyor. Genel yetenek, genel kültür ve İngilizce sınavı. Neden? Çünkü zaten biz yurt dışı sermayeli bir kurumun paçasıyız ve iletişimlerimiz İngilizce ve Arapça gerçekleşiyor. O anlamda da Arapça ve İngilizce bizim öne çıkardığımız diller. İngilizce’nin özellikle bazı pozisyonlarda, uzman yardımcılığı gibi daha spesifik pozisyonlarda aradığımız öncelikli şartlardan bir tanesi. O yüzden gençlere tavsiyem, ders notlarının ortalaması çok yüksek olmasına gerek yok ama mutlaka ve mutlaka İngilizce ya da Arapça, mutlaka bu yabancı dillerden birisini iletişim kurabilecek düzeyde bilmek lazım.
6.Albaraka Türk hangi bölüm mezunu bireyleri ailesine katmaktadır?
Her alana açığız. Bölüm kısıtlaması dediğim gibi insanı sınırlandırır. Biz orada bir öğrenme formasyonu alsın yani öğrenmeyi öğrensin istiyoruz. Biz onu zaten yetiştiriyoruz ama bu kültüre uyum sağlayabilirse bu ‘Dahası Var’ ikliminin içinde kendine toprak bulabilirse, sürdürülebilirse ne mezunu olduğu çok önemli değil aslında.
7.Öğrencilik süreci boyunca Albaraka Türk’te staj imkânı var mıdır?
Var. Stajları ikiye ayırıyoruz. Bir, mecburi stajlar var. Belli kotalarımız var yıllık. Bazı üniversitelerle iş birliği yapıyoruz. Konya’da Karatay gibi, burada Medipol gibi. Mecburi staj mesela beni çok heyecanlandıran bir şey değil. Ama ‘Genç Albaraka Akademisi’ dediğimiz ayrı bir platform var. Orada uzun dönem stajyerlik dediğimiz bir hikâyemiz var. Üçüncü sınıf öğrencilerini alıp haftada üç gün mezun olana kadar burada istihdam ediyoruz. İki buçuk günden mevzuat izin verdiği sürece SGK’lı oluyorlar, maaşlarını alıyorlar. Bankanın kültürünü öğreniyorlar, bankanın bölümlerini tanıyorlar. Nerelere eklemlenebileceği konusunda ciddi anlamda farkındalık geliştiriyorlar. Kurumsal bir kimlik ediniyorlar. Burada daha sonra, mezun olduktan sonra bizim için öncelikli aday haline geliyor.
8.Profesyonel iş hayatına geçmeden önce yapılan stajlar işe alımda bir kriter midir? Staj iş veren gözünde iş deneyimi midir?
Kuveyt Türk’ün ‘Bankada Kampüs’ var, bizim ‘Genç Albaraka’ Turkcell’in ‘Genç Yetenek’ programları var. Buralarda uzun dönem kalmışsa bu bizi heyecanlandırır. Çünkü bir formasyon almıştır, bir kültür almıştır. Ama bizdeki Genç Albarakalılar’ın mezun olduktan sonra burada başladıklarında Genç Albarakalılar’ın kıdemine bile sayılıyor. Yani iş hayatına erkenden atlamış oluyorlar.
9.İstihdamda öncelik deneyim sahibi orta yaş grubu mu yoksa yeni mezun mudur?
Kategorik olarak bakmamak lazım. Ama genel itibari ile bankanın arkadan gelecekte bankayı sürükleyecek deneyimsiz yeni kanlara her zaman ihtiyacı vardır. Biz bunu bir iyi bir şeklinde götürmeye çalışıyoruz. Ama en sevdiğimiz kısmı deneyimsiz olan yeni gençleri alıp kendi kültürümüzle yoğurup onları burada yetiştiriyor olmak.
10.Yeni mezunlara ve gençlere kariyer anlamında tavsiyelerinizi öğrenebilir miyiz?
Öncelikle mezun olacağı bölümler onları kısıtlamasın. Udemy gibi platformlar üzerinden çok ciddi yetkinlikler geliştirebilirler. Özellikle mesela gençlerin piyasada neye ihtiyaç olduğunun farkında olmaları lazım. Ne varsa, bugün zaman neyi anlatıyorsa bize oralara açık olmak lazım. Yeni dünyada meraklı olanlar, çok fazla kulüplerde sosyal faaliyetlerin içerisinde yer alıp kulüpleri yönetenler, cesareti ile öne çıkanlar, kendi kararlarını verme gücünü elinde tutanlar, girişimleri merak edip o girişimlerde çalışanlar… Kariyer de yapsanız start-up ruhunu içinizde taşımanız gerekiyor. Gençlerin de bu yenilikçi rüzgârı arkasına alarak kendilerini sadece bir şeyle sınırlandırmadan, bir şeyle tanımlamadan o an piyasada ne varsa, ihtiyaç olan neyse oraya eklemlemeleri ve merak duygusuyla orayı eşmeleri gerekiyor. Bu onları farklılaştıracaktır.